Sevgili
minik tırtıllar.
Hepiniz
gözümde böylesiniz çünkü bir de benim kardeşim var o da hala benim minik
tırtılım...
Soruyorsunuz
Tıp ya da Diş istiyordum gelmeyecek, Eczacılık yazayım mı ne dersin ?
Kimseye ‘mükemmel meslek’ yaz ya da dezavantajları var yazma diyemiyorum zaten
kime sorsanız kendi mesleği şöyle zor böyle yorucu şöyle para kazanamıyor aman
da nöbetleri ağır şartları şöyle çizimleri böyle değil mi?
Elimden geldiğince eğitim hayatı nasıl neler öğreniriz nerede
kullanabiliriz bunları söyleyebilirim bunlar sizin içinizi ne denli açar
bilemem.
Bir yandan kararsızlığınıza, kararsızlığımıza da üzülüyorum.
Bize
yedi yaşından lise sona kadar İYİ BİR BÖLÜM için yapmamız gereken
netler,girmemiz gereken sıralamalar, çözmemiz gereken sorular söylenir, öyle
büyürüz.
Ama
çoğu zaman bizim için hangi bölüm daha iyi, iyi bölüm kime ve neye göre iyi,
gibi soruları kendimize sorma fırsatı bulamayız.
Şimdi şeye bağlamayacağım “ya bu çocuk müzikte yetenekli ama sanat karın
doyurmaz ehehe” değil mesele.
‘Ya
sanat ya tıp’ da değil zaten hayat.
İyi bir bölüm değil de BÖLÜMÜNDE EN İYİ olabilecek bireyler olarak
yetiştirildiğimizi düşünelim bir de.
Ne mükemmel olurdu,
Harika tamirler yapan, mühendis olsa belki de ülkemize ne denli katkılar
sağlayacak çocuklara zorla tıp yazdıran aileler, iki lafı bir araya getiremeyen
-getirmek zorunda da olmayan- başka alanda çok yetenekli ama muhakeme yeteneği
hiç sorgulanmamış çocuklara prestij için hukuk okutan aileler oldukça bu mümkün
değil malesef.
Sonuç hayatından mutsuz bir o kadar da mesleğinde başarısız bi dolu
mezun.
Bir arkadaşım vardı çocukken, kuaförde çalışırken görüp neden iyi bir bölüm
için çaba sarf edip okumadı diye kendi kendime onu garipsemiştim. Geçenlerde
sosyal medya hesabına rastladım, olduğu şehrin en iyi makeup ve saç
tasarımıcılarından biri olmuş. Helal olsun sana dedim. İşini iyi yapan işinde
başarılı kim varsa helal olsun!
İyi
diye düşündüğü mesleği içindeki vasıfsızlığıyla öne çıkmış bir insandan yüz kat
daha mükemmel bir yerde şuan benim için.
Lise dönemim o zamana kadar muhteşem geçen öğrenciliğimin en vasat zamanıydı,
öyle ki kimyadan geçebilmek için hoca okula kurulan laboratuvarı her şeyiyle
düzenleme görevini bana vermiş proje notu girecek öyle geçecektim.
Üçüncü günün sonunda Labdan çıktığımda hocaya şunu söyledim:
Bıraksanız
bile önemli değil, hayatımda hiçbir şeyden bu kadar keyif almamıştım.
Ama o gün yine kendimi sorgulamamış olacağım ki son sınıfta hala ne
istediğini bilmeyen amacı sınava girip yüksek bir puan almak olan bir bireydim.
Ama bir farkla,kimyayı artık seviyordum ve en iyi dersim oydu.
Tercihlerin son
günü ne istediğimi hâlâ bilmiyordum bu güne kadar ne istediğimi ciddi
manada düşünmemişim e son gün de beynime ani bir karar inmedi haliyle, özel tıp
yazdım sildim, mimarlık yazdım geri sildim, eczacılık (ama asla üçü aynı
tercihte alt alta değil)
Çünkü mesleğime loto gibi karar veremezdim önce mesleğe karar verip sonra
tercihe o meslekle alakalı okulları yazmalıydım.
Bakın ne kadar vizyonsuzca ama tercihine tüm meslekleri sıralamaktan daha
vizyonlu bir tercih yapma şekli olduğuna eminim.
Okul açıldı ağlayanlar sızlayanlar, ne oldu diyorum “burası gelmez diye
yazmıştım geldi” Hayatınız için göze alamadığınız şeyi tercihe yazmaya nasıl
eliniz gitti?!
Öncelikle
‘ya gelirse?’ diye düşünerek yapın şu tercihleri rica ediyorum.
Daha öncesinde hiç bir fikrim olmayan eczacılığın, girdiğim her derste her
labda benim için ne kadar doğru bir tercih olduğunu anlayarak çıkıyordum.
Sonrasında kendime hedefler edindim ve hepsine ulaşmak için çabalamak çok
keyifliydi ve şunu fark ettim lisede “hedefsiz” birisiymişim.
Size de tavsiyem öncelikle hala yoksa bir hedef edinmeniz, hedefiniz olana
kadar bırakın tercih yapmayın, bir yıl hedef edinmek için çalışın mesela
meslekleri araştırıp ne istiyorum? kendimi nerede ne iş yaparken hayal
ediyorum? sorusunu sorun gidin o fakültelere veya meslek sahibi kişilerle
iletişim kurun, mezuna kalma yılınız sadece böyle geçse bile bir kayıp değil
emin olun ve bu soruyu sorarken de insanlar benden ne diye bahsetse mutlu
olurum demeyi lütfen bırakın. UNVAN: adı üzerinde, mesleğinizin ne olduğunu
belirten bir kısaltma sadece, sizin insanlığınıza hiç bir katkısı yok ve emin
olun insan olarak prestij sahibi değilseniz ona sahip de kılmaz sizi.
“Hedefi olup tutmadığında tekrar sınava hazırlanamam neresi olursa yazıp
gideceğim!” diyenleriniz içinse;
Yazıp gittiğin yerde daha mı az yorulacaksın?
Üniversite hayatı bu değil gerçekten, çalıştığınız her vize final dönemi
sınava tekrar hazırlanmaktan çok daha yorucu.
Belki nefret ettiğim kişisel gelişim kitaplarının bir klişesi gibi olacak
ama ulaşmak için çaba gösterecek gücü kendinde bulamıyorsan o senin hedefin
değil hedefin sandığın şey bence, çünkü emin ol hedef insanın içine güç veren
bir şey.
“Ama ben kaliteli hayat için mantıklı düşünmek zorundayım”
Hayatı kaliteli kılan ne gerçekten?
Yanınızdaki insanların kaliteli olması, kendi içinizde mutlu olmanız,
yaptığınız işten haz duymanız, tutkularınız, sağlıklı olmanız, sevdiğiniz
insanların sağlıklı olması, onlara ayırabildiğiniz birlikte geçirebildiğiniz
vakit...
Daha sayacak bir sürü neden varken,
Sırf maddiyat ya da prestij için çok da istemeden yapacağınız tercihiniz varsa,
Bize neler getireceğini asla bilmediğimiz kısa hayatımızda, hangi
meslek olduğu fark etmeksizin (sevmeden okuyorsanız) bir yerlere gelme çabanızı
da düşünürsek heba edeceğiniz bir 10-15 yılınız daha var demektir, kolay gelsin
derim...
Hayat şansınızın güzel olması dileğiyle, hepinizin yolu açık olsun.....
Kimseye ‘mükemmel meslek’ yaz ya da dezavantajları var yazma diyemiyorum zaten kime sorsanız kendi mesleği şöyle zor böyle yorucu şöyle para kazanamıyor aman da nöbetleri ağır şartları şöyle çizimleri böyle değil mi?
Elimden geldiğince eğitim hayatı nasıl neler öğreniriz nerede kullanabiliriz bunları söyleyebilirim bunlar sizin içinizi ne denli açar bilemem.
Bir yandan kararsızlığınıza, kararsızlığımıza da üzülüyorum.
Şimdi şeye bağlamayacağım “ya bu çocuk müzikte yetenekli ama sanat karın doyurmaz ehehe” değil mesele.
İyi bir bölüm değil de BÖLÜMÜNDE EN İYİ olabilecek bireyler olarak yetiştirildiğimizi düşünelim bir de.
Ne mükemmel olurdu,
Harika tamirler yapan, mühendis olsa belki de ülkemize ne denli katkılar sağlayacak çocuklara zorla tıp yazdıran aileler, iki lafı bir araya getiremeyen -getirmek zorunda da olmayan- başka alanda çok yetenekli ama muhakeme yeteneği hiç sorgulanmamış çocuklara prestij için hukuk okutan aileler oldukça bu mümkün değil malesef.
Sonuç hayatından mutsuz bir o kadar da mesleğinde başarısız bi dolu mezun.
Bir arkadaşım vardı çocukken, kuaförde çalışırken görüp neden iyi bir bölüm için çaba sarf edip okumadı diye kendi kendime onu garipsemiştim. Geçenlerde sosyal medya hesabına rastladım, olduğu şehrin en iyi makeup ve saç tasarımıcılarından biri olmuş. Helal olsun sana dedim. İşini iyi yapan işinde başarılı kim varsa helal olsun!
Lise dönemim o zamana kadar muhteşem geçen öğrenciliğimin en vasat zamanıydı, öyle ki kimyadan geçebilmek için hoca okula kurulan laboratuvarı her şeyiyle düzenleme görevini bana vermiş proje notu girecek öyle geçecektim.
Üçüncü günün sonunda Labdan çıktığımda hocaya şunu söyledim:
Bakın ne kadar vizyonsuzca ama tercihine tüm meslekleri sıralamaktan daha vizyonlu bir tercih yapma şekli olduğuna eminim.
Okul açıldı ağlayanlar sızlayanlar, ne oldu diyorum “burası gelmez diye yazmıştım geldi” Hayatınız için göze alamadığınız şeyi tercihe yazmaya nasıl eliniz gitti?!
Daha öncesinde hiç bir fikrim olmayan eczacılığın, girdiğim her derste her labda benim için ne kadar doğru bir tercih olduğunu anlayarak çıkıyordum. Sonrasında kendime hedefler edindim ve hepsine ulaşmak için çabalamak çok keyifliydi ve şunu fark ettim lisede “hedefsiz” birisiymişim.
Size de tavsiyem öncelikle hala yoksa bir hedef edinmeniz, hedefiniz olana kadar bırakın tercih yapmayın, bir yıl hedef edinmek için çalışın mesela meslekleri araştırıp ne istiyorum? kendimi nerede ne iş yaparken hayal ediyorum? sorusunu sorun gidin o fakültelere veya meslek sahibi kişilerle iletişim kurun, mezuna kalma yılınız sadece böyle geçse bile bir kayıp değil emin olun ve bu soruyu sorarken de insanlar benden ne diye bahsetse mutlu olurum demeyi lütfen bırakın. UNVAN: adı üzerinde, mesleğinizin ne olduğunu belirten bir kısaltma sadece, sizin insanlığınıza hiç bir katkısı yok ve emin olun insan olarak prestij sahibi değilseniz ona sahip de kılmaz sizi.
“Hedefi olup tutmadığında tekrar sınava hazırlanamam neresi olursa yazıp gideceğim!” diyenleriniz içinse;
Yazıp gittiğin yerde daha mı az yorulacaksın?
Üniversite hayatı bu değil gerçekten, çalıştığınız her vize final dönemi sınava tekrar hazırlanmaktan çok daha yorucu.
Belki nefret ettiğim kişisel gelişim kitaplarının bir klişesi gibi olacak ama ulaşmak için çaba gösterecek gücü kendinde bulamıyorsan o senin hedefin değil hedefin sandığın şey bence, çünkü emin ol hedef insanın içine güç veren bir şey.
“Ama ben kaliteli hayat için mantıklı düşünmek zorundayım”
Hayatı kaliteli kılan ne gerçekten?
Yanınızdaki insanların kaliteli olması, kendi içinizde mutlu olmanız, yaptığınız işten haz duymanız, tutkularınız, sağlıklı olmanız, sevdiğiniz insanların sağlıklı olması, onlara ayırabildiğiniz birlikte geçirebildiğiniz vakit...
Daha sayacak bir sürü neden varken,
Sırf maddiyat ya da prestij için çok da istemeden yapacağınız tercihiniz varsa,
Bize neler getireceğini asla bilmediğimiz kısa hayatımızda, hangi meslek olduğu fark etmeksizin (sevmeden okuyorsanız) bir yerlere gelme çabanızı da düşünürsek heba edeceğiniz bir 10-15 yılınız daha var demektir, kolay gelsin derim...
Hayat şansınızın güzel olması dileğiyle, hepinizin yolu açık olsun.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder